22 Mart 2021 Pazartesi

Çatışmadan Tartışılmaz


İletişim, günümüz dünyasının popüler kelimelerinden biri. Bunu her gün saatlerimizi harcadığımız iletişim araçlarının çokluğundan da anlayabiliriz. Peki, bu iletişim araçlarını bu kadar fazla kullanıyor oluşumuz, kurduğumuz iletişimin kalitesiyle doğru orantılı mı? Hiç şüphesiz hayır. Aksi olsaydı, bugün hem özel, hem de iş hayatımızı etkileyen sebeplerin – boşanmalar ve işten istifalar- en üst sıralarında iletişim kaynaklı problemlere rastlamazdık. Bu durumun her geçen gün kötüleştiğini söylemek ise sadece malumun ilanı olabilir.

                Bu durumun tüm nedenleri içine alan tek bir sebebi var. ‘Ben’cillik. Bunu basitçe Google’da iletişim problemlerini aratarak (Türkçe veya İngilizce), çıkan problemlerin nasıl kişilerin bencilliğine dayandığını teyit edebilirsiniz. Herkesin tek amacının karşısındakini alt etmek, ne olursa olsun haklı olmak olduğunu düşünürsek, bu sonuç çok şaşırtıcı olmayacaktır. Bu süreçte ise kazandım diyebilmek uğruna kaybedilenler, kaybetmeyi göze aldıklarımız herkesin kendine vermesi gereken bir cevabın soruları.

                Yolun Sonundaki Mutluluk mu? yazımda, insan psikolojisinin bazı yönleriyle nüfuz edilmesi olanaksız duvarlar arkasında korunduğunu söylemiştim. İletişim konusunda da bu düşüncemi sürdürüyorum. Çünkü iletişim altında yer alan çatışa/tartışma/münakaşa/fikir ayrılığı gibi konularda asırlar önce söylenenler hala geçerliliğini o günkü gibi devam ettiriyor.

                En büyük iletişim açmazlarından biri ise çatışma/anlaşmazlık. Üstelik bu açmaz çözülemediğinden değil, çözemediğimizden ileri geliyor. Yani beceriksiz olan bizden başkası değil. Bu sebeple de bu durumları yönetebilmek kritik bir öneme sahip. Yönetmeye başlamadan önce üç noktayı kabul ederek işe başlamamız gerekiyor.

1.       Çatışmadan tartışılmaz. (Cicero)

2.       Sorun, hiçbir zaman karşımızdaki kişiyle alakalı değildir. Alakalı olduğu zamanlarda dahi.

3.       Düşüncelerde inat ve şiddet, aptallığın en açık belirtilerindendir. (Bernard Barton)

Bu üç noktada hem fikir isek çatışma/anlaşamamazlık durumlarında verdiğimiz altı tür tepkiyi / baş etme yöntemini inceleyebiliriz.

1.       Kaçmak

Bu tepki, durumu görmezden gelip, çatışmadan kaçtığımız tepki türü. Problem çözülemediği için iki tarafın da zararına olan ve çözümün bulunamadığı durumlar oluşuyor.

2.       Kavga Etmek

Bu durumlar ortaya çıktığında kavga ile karşılık vermenin tek bir amacı vardır. Karşı tarafı püskürterek, kazanmak. Burada kendimize şu soruyu sormalıyız.

·         Değerli fikirler mi arıyorum, galibiyet mi?

·         Sorunu çözmek mi istiyorum, galibiyet mi?

Duruma farklı bir bakış açışı da şöyle. Münakaşada yanlış bilen, haksız olan taraf, aslında galip gelendir. Çünkü yanlış olan taraf (bu durumu kabul etme erdemini gösteriyorsa eğer) bir adım ileri gitmiş ve yeni bir şey öğrenmiştir. Haklı olan, galip gelen ise yerinde sayıyordur.

3.       Vazgeçmek

Boyun eğerek- karşı tarafın tüm isteklerine evet demekte farklı bir çatışma tepkisidir. Ancak görüleceği üzere yine tek taraflı bir kazanç söz konusudur.

 

4.       Sorumluluktan kaçmak

Konuyu anne/babaya, yöneticilere vs. çıkararak, oradan gelecek karara/ yönlendirmeye güvenmek ve sonucun kimin lehine olacağını başkalarının inisiyatifine bırakmaktır.

5.       Uzlaşma

İki tarafında bazı fedakarlıklar yapacağı ve iki taraf içinde tamamen ihtiyacı olan sonuçlara ulaşamadıkları durumdur.

6.       Fikir Birliğine Varmak

Herkesin ihtiyaçlarını karşılayan(isteklerini değil) bir çözüm bulma  arayışı olan bu son madde ise en ideal çatışma ile baş etme yöntemidir. Çünkü ortada bir çatışma ve bu çatışmanın tarafları var ise bu tarafların varmak istediği ortak bir nokta da mutlaka vardır. Şirket içi olan bir çatışmada ortak nokta/hedef iki bölüm için de karlılığı artırmak, maliyetleri azaltmaktır. Bu nedenle çatışmaları işbirliği içinde problemleri çözeceğimiz unsurlar olarak görmeli, ortak paydalarda birleşmeli ve herkesin ihtiyaçlarına cevap veren çözümler üretmeliyiz. Farkı yaratan bu durumlar ile nasıl başa çıktığımız olacaktır. Aksi takdirde kördüğüm çatışmaların içinde akıntıya karşı kürek çekmekten başka bir şey yapmamış oluruz. Sonunda bir hareket meydana gelir ancak bir ilerleme meydana gelmez.

Okuma Önerisi : Doğruluk Kaygısı - Montaigne

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder