21 Kasım 2016 Pazartesi

Gözlemler 8: Öldürülen Çocukluk

Uzun zamandır yazmadığımın farkındayım. Hatta bir yıl kadar oldu, biraz daha az. Şimdi de bir süredir aklımda olan bir şeyi sizinle paylaşmak için yazıyorum. Çocuklar.  Bazen en sevdiğimiz, bazeen en tahammül edemediğimiz ama kesinlikle yetiştiremediğimiz çocuklar. Böyle yazmamın sebebi ise apaçık ama ben yine de hafta sonu şahit olduğum bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum ki bu söylemimin sebebini örneklendirebileyim.
Metroda yanımda oturan bir aile ve küçük kız çocuğu yanlarında. Neşeli, hayat dolu, bağıra bağıra, o sıcacık gülüşüyle şarkı söylüyor. Belli ki konuşmayı yeni yeni söküyor. Bu yüzden ne dediğin anlaşılmıyor. Onun o halini görünce  neşesine ortak olup, gülümsememek elde değil. Tabi aile hemen uyarıyor “Bağırma” diye. Umrunda mı ? Kahkahalarla devam ediyor şarkı söylemeye. Aile kızıyor bu defa, “Bağırma, yeter! “ diye. “ Bağırsın, bağırsın, şimdi bağırsın, büyüyünce bağıramayacak zaten” diyorum gülümseyerek. “Büyüyünce bağırsa, deli derler.” Diye de ekliyorum içimden. O sırada metro durağa yaklaşıyor ve diğer yanımdan biri inerken, “Biz iniyoruz, güle güle.” Diyor küçük kıza gülümseyerek ve aile bulduğu fırsatı kaçırmayarak, “bak sen bağırıyorsun diye iniyorlar.” diyor.  
“İşte şimdi çocuğu öldürdünüz.” diye geçirdim içimden.

“İşte şimdi çocukluğu öldürdünüz.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder