G.G. Marquez
ile tahmin edersiniz ki Yüzyıllık Yalnızlık kitabıyla tanıştım. Olayları
anlatışındaki yalınlık karşısında şaşırmış ve kitabın ne kadar hızlı aktığına
hayret etmiştim. Olayların sürükleyici yanı olmamasına rağmen.
Daha
sonra Kırmızı Pazartesi ve son olarakta Albaya Mektup Yok kitaplarında bu
yalınlık ve akıcılığın keyfini çıkardım. Sizinle yeni bitirdiğim bu son kitaptan
birkaç alıntıyı paylaşmak istiyorum.
Özetle,ülkesi
için savaşan ve emekli listelerine giren bir askerin, on beş yıl boyunca emekli
maaşı bağlanmasını bildiren mektubu bekleyişinin hikayesi. On beş yıl nasıl
beklenir derken albay şöyle izah ediyor durumu “Umut karın doyurmaz.” Diyen karısına.
“Karın doyurmaz ama insanı ayakta
tutar.” Dayanmasını ve direnmesini umut etmesine bağlıyor. Bu
uzun yıllar boyunca çok fakirlik çekse de umudunu kaybetmiyor ve hayata tutunuyor “Hayat şimdiye dek icat edilmiş en güzel
şey” diyerek. Tabi bu umudun karısını sonunda isyana sürükleyen bir duyarsızlığa
ulaştığı oluyor. Umudun fazlalaşıp,
kesin yargılara vardığı noktalarda ise beklediği mektubun kesin olarak o gemiyle
gelmesi gerektiğini söylediği posta şefi şöyle cevap veriyor. “Kesinlikle gelen tek şey ölümdür albay.”
Sesli Kitap için Tıkla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder