“Hayat kısa, kuşlar uçuyor” çok sevdiğim bir sözüdür Cemal Süreya’nın.
Kısa, net ve öz. Anlatmak istediğini de çarpıcı bir dille anlatmış üstelik.
Ancak pozitif düşünce üzerine okuduğum bir kitap bu söze farklı bir açıdan
bakmama sebep oldu. Hatta her şeye farklı bakmama sebep oldu.
Biz çoğu şeye olumsuz yaklaşıyoruz. Bu sanırım Türk toplumuna özgü. Biraz
daha genişletelim hatta yelpazeyi doğu ve Ortadoğu toplumlarına özgü. Bunun
psikolojik ve sosyolojik sebeplerine girecek değilim. Sosyal bilimci değilim bu
konuda bilimsel görüş belirtecek ancak şu kadarını söyleyebilirim ki bu bir
güvenlik ve güvende hissetmeme meselesi.
Şimdi geleyim anlatmak istediğim asıl konuya. Olumsuz yaklaşıyoruz evet.
Sürekli sahip olamadıklarımızdan bahsediyoruz. Sürekli olumsuz yönlerimiz
ortaya çıkıyor geliştirmemiz gereken. Bu bir motivasyon aracı olarak
kullanılmak isteniyor belki ancak insanı mutsuz edebileceği de düşünülmesi
gereken gerçekler arasında. Bilinçaltında olsa bile. Biz farkında olmasak bile.
Bunu daha önce askerdeyken fark ettim. Son on günüm kalmışken ben geçen yüz
yetmiş günün sevincini değil, kalan son on günün stresini yaşıyordum. Bu
genelde böyle. Bir evi olan, ikincisinin derdine düşüyor ve kaçırıyoruz bugünü
ve kıymetini bilmiyoruz elimizdekilerin. Yıldızlara ulaşmaya çalışırken, ayak
ucumuzdaki çiçekleri göremiyoruz hatta çoğu zaman eziyoruz. Uçan kuşlar bizi
ilgilendiriyor hep, öten kuşlar değil. Böyle olunca koca bir hayat eksiklik
hissiyle geçiyor. Ailene, eşine, çocuğuna, çevrene ve daha kötüsü kendine
yetememe hissi. Olumlu taraflar yüceltilmezken, senin iyi olduğun yönler
görülmezken, geliştirmen ve değiştirmen gerekenler tonla yığılıyor önüne.
Şüphesiz bu bir mutluluk meselesi ve biz mutsusuz bu yüzden. Sanılmasın ki
eksiklerimiz, geliştirmemiz gereken şeyleri boşverelim diyorum. Hayır,
kesinlikle onu demiyorum. Sadece hayata bakışımız mutlaka değişmeli.
Demem o ki, hayatta yaptığımız iyi şeyler mutlaka var, sahip olduğumuz
güzellikler kesinlikle var. Gerçekten “her nefes alışımız bayram” , Bulutsuzluk
Özlemi grubunun bir şarkıda dediği gibi. Bize düşen ise çok basit. Farkına
varmak. Cemal Süreya’ya katılıyorum hayat kısa , hayat çok kısa lakin kuşlar da
çok güzel ötüyor.
Garip geliyor bazen,lisede adamakıllı muhabbetim olmayan bir adama rastlıyorum,kendi halinde yazıları varmış. Açıyorum, bakıyorum, sonra diyorum ki neden beni adam değilde adilerle arkadaş ettin Allah ım, umarım sınavı geçmişimdir. Kardeşim yazılarında samimiyet gördüm, hep böyle olman dileğiyle...
YanıtlaSilEYvallah , çok sağolasın :)
Sil